rizelisin
Fıkralar
Padişah ve Kayserili
Padişahın biri;
-'Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!' demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
"Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.''
''Bunun neresi yalan?.. Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..''
''Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..''
''Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!..''
''Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!''
''Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.''
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
''Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..''
Fadime'nin e-posta'sı
Şubat ayının soğuk günlerinde, ikisi de Amerika’nın değişik bölgelerinde, ayrı ayrı iş gezilerinde olan Dursun'la karısı, Florida'da buluşup yaz sıcaklarının yaşandığı bu bölgede, bir kaç gün geçirmeye karar verirler.
Eşi, Dursun'dan önce gider Florida'ya ve ertesi gün için Dursun'a da yer ayırttıktan sonra, ona bir e-posta gönderir. Fakat mesaj, adreste bir harfi yanlış yazdığı için, Dursun yerine, bir gün önce karısı ölen Temel'e gider.
Yaşı da epeyce ilerlemiş bulunan Temel, bilgisayar ekranında mesajı okuyunca, korkunç bir çığlık atar ve düşüp bayılır. Zaten çok üzgün olan Temel'in bu çığlığı üzerine ev halkı odaya dolar ve herkes yerde yatan Temel'e yardım için koşuşturmaya başlar.
Temel, bir süre sonra kendine gelir ve niçin çığlık attığını soranlara, bilgisayar ekranını gösterir:
"Sevgili Kocacığım,
Bugün, buraya ulaşır ulaşmaz, önce yarın senin gelişinle ilgili tüm işlemleri tamamladım, sonra da bana ayrılan yerime yerleştim. Burası gerçekten de dedikleri gibi çok sıcak... Seni dört gözle bekliyorum..." (Karın)
Bari ütüleseydin
Yaşlı kadının yan dairesinden inanılmaz kahkahalar geliyormuş....
Kadın en sonunda dayanamayıp gitmiş,zili çalmış...
Kapı açıldığında karşısına genç bir kadın çıkmış ve kadın çırılçıplakmış....
Yaşlı kadın gözlerine inanamamış...
Daha sonra içerden genç kadının kocası gelmiş ve o da aynı şekilde çırılçıplakmış...
Yaşlı kadın dayanamayıp ''ayıp değil mi bu ne hal?''diye sormuş....
Genç kadın bu bizim 'AŞK KIYAFETİMİZ' demiş....
Akşam yaşlı kadının kocası eve gelmiş ve kapı açıldığında karısını çırılçıplak bulmuş....
'hanım bu ne hal?'diye sorduğunda 'bu benim aşk kıyafetim cevabını almış.
Adam da bu cevaba karşılık 'eh hanım güzel de bari ÜTÜLEYİP ÖYLE GİYSEYDİN.
Zamlı Beyaz
Dursun, ağır bir ameliyat geçirmişti.
Bir ay sonra yapılan incelemelerde, Dursun'un sağlığına tamamen kavuştuğu belli oldu.
Dursun, Prof. Dr. Temel'in yanına gitti.
Temel, hastasına sıkı tembihte bulundu:
- Bundan sonraki yaşamında "dört beyaz"a çok dikkat edeceksin.
- Hocam, bu "üç beyaz" değil miydi?
- Hayır! Üç değil, dört beyaz: şeker, un, tuz ve Prof. Zekeriya Beyaz!.
Kedi
Adam karısının kedisinden nefret etmektedir.
Bir gün karısı evde yokken kediyi arabaya attığı gibi uzak biryere götürür bırakır.
Akşam eve döndüğün de kedi koltuğun üstün de mışıl mışıl uyuyodur.
Bir gün sonra kediyi daha uzağa bırakmaya karar verir ve öyle yapar fakat eve döndüğünde yine kediyle karşılaşır.
Bir gün sonra daha daha da uzağa götürmeye çıkar evden gider gider gider.....
Akşam evi arar telefona çıkan karısına sorar kedi evdemi diye kadın evet evde der.
''Ver bakıyım şu lavuğu yolu tarif etsin bana''
Bugün 5 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!