Hikayeler
Rize'li Hasan Dede
Hasan Usta diye de bilinir. Zamânında güzel ahlâkı, örnek hareketleri ve kerâmetleriyle tanınan Hasan Dede'nin türbesi Rize Ardeşen'de Seslikaya köyündedir. Türbesi, vasiyeti üzerine vefâtından yedi yıl sonra cesedinin bozulmamış olduğu görüldükten sonra yapılmıştır. Yöre halkı tarafından sık sık ziyâret edilen Hasan Dede 1845 yılında vefât etmiştir. Türbesinin önündeki kiremitli kabir de yine kendisi gibi kerâmet ehli bir velî olan oğlu Süleyman Dede'ye aittir.
1840'lı yıllar, ebediyete intikale bir kaç sene vardır. Seslikaya Köyü... Osmanlı askerleri köyden geçmektedir, askerin ve mühimmatın köyün dibindeki dereden geçebilmesi için mevcut köprü yeterli olmamaktadır. Askerlerin başındaki yüzbaşı gövdece iri, boyca uzun büyük ağaçlardan birkaç tane kestirir. Kestirir kestirmesinede ağaçları yerinden oynatmak ne mümkün, onları seyreden köylüde yardım ettiysede fayda etmez.
Zaman geçmektedir, komutan darlanır, bağırıp çağırmaya başlar... Darlandıkça kalpde kırar. Köylüde bu halden üzüntü duyar. O sırada bir başka köye ziyarete giden Hasan Dede'de köye gelmiş, uzaktan asker ve köylüleri görerek yanlarına varır. Selam vererek:
- Hele bir nefeslenin, bir de ben yoklayayım der, köylünün saygı dolu bakışları, onu tanımayan komutan ve askerlerin alaycı bakışları altında koca koca ağaç kütüklerini tuttuğu gibi birer birer hiç zorlanmadan derenin ebir tarafına uzatır.
Köprü hazırdır.... |
Rize'li Hasan Dede
Hasan Usta diye de bilinir. Zamânında güzel ahlâkı, örnek hareketleri ve kerâmetleriyle tanınan Hasan Dede'nin türbesi Rize Ardeşen'de Seslikaya köyündedir. Türbesi, vasiyeti üzerine vefâtından yedi yıl sonra cesedinin bozulmamış olduğu görüldükten sonra yapılmıştır. Yöre halkı tarafından sık sık ziyâret edilen Hasan Dede 1845 yılında vefât etmiştir. Türbesinin önündeki kiremitli kabir de yine kendisi gibi kerâmet ehli bir velî olan oğlu Süleyman Dede'ye aittir.
1840'lı yıllar, ebediyete intikale bir kaç sene vardır. Seslikaya Köyü... Osmanlı askerleri köyden geçmektedir, askerin ve mühimmatın köyün dibindeki dereden geçebilmesi için mevcut köprü yeterli olmamaktadır. Askerlerin başındaki yüzbaşı gövdece iri, boyca uzun büyük ağaçlardan birkaç tane kestirir. Kestirir kestirmesinede ağaçları yerinden oynatmak ne mümkün, onları seyreden köylüde yardım ettiysede fayda etmez.
Zaman geçmektedir, komutan darlanır, bağırıp çağırmaya başlar... Darlandıkça kalpde kırar. Köylüde bu halden üzüntü duyar. O sırada bir başka köye ziyarete giden Hasan Dede'de köye gelmiş, uzaktan asker ve köylüleri görerek yanlarına varır. Selam vererek:
- Hele bir nefeslenin, bir de ben yoklayayım der, köylünün saygı dolu bakışları, onu tanımayan komutan ve askerlerin alaycı bakışları altında koca koca ağaç kütüklerini tuttuğu gibi birer birer hiç zorlanmadan derenin ebir tarafına uzatır.
Köprü hazırdır.... |
Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!